La Liga, kimilerine göre Avrupa’nın en büyük ligi fakat bu büyüklüğe rağmen Barcelona ve Real Madrid hegemonyasından dolayı bugüne kadar sadece 9 takım şampiyon olabilmiş. Bu 9 şampiyondan biri de yakın bir zamanda 1999–2000 sezonunda efsane koçu İrureta yönetiminde ve yine efsane golcüsü Roy Makaay önderliğinde şampiyon olmayı başaran La Coruna kentinin takımı Deportivo.
Aynı Deportivo 2004 yılında bu kez Şampiyonlar Ligi’nde yarı
finale kadar çıkmayı başarırken çeyrek finalde o zamanların ünlü İtalyan
devi Milan’ı 4-1 mağlup olduğu maçın rövanşında kendi evinde 4-0 yenmeyi
başararak turu geçmeyi ve tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başarmıştı.
Asansör Takım
Bu tarihi şampiyonluk ve başarılardan sonra Deportivo’da işler pek
de beklenildiği gibi gitmedi. La Liga’da her geçen
sene gösterilen kötü performanslar ve mali yapınında kötüye gitmesi
sonucu git gide alt sıralara kadar gerilediler ve en sonunda La liga’dan
düştüler. Tabi La liga’da tutunamamalarına karşın bir alt lig olan Liga
Adalante’nin üstünde bir camia olmalarından dolayı ligden
düştükleri senenin ertesi yılında çokta zorlanmadan tekrar La liga’ya yükselmeyi
başardılar. La liga’ya yükselmeyi başarsalarda yine bir türlü şansları
tutmadı. Tekrar tekrar düşüp yükselerek adeta bir asansör takım
haline geldiler.
Bu asansör takım hüviyetleri bu sene de devam etmek üzereyken
imdatlarına ligde daha önceden şampiyonluğunu ilan eden ve son maç için
herhangi bir iddiası kalmayan Barcelona yetişti. Deplasmanda 2-0 geriye
düşmelerine karşın Barcelona’nın da oyundan düşmesi ile üst üste 2 gol bulup
skoru 2-2 ye getirmeyi başardılar. 3’lü averaj sonucu bu kez La liga’ya kıl
payı da olsa tutundular. Bu başarıyı sağlarken takımın başında ise son
haftalarda zor bir dönemde göreve getirilen, 1999–2006 yılları
arasında Deportivo’da oynamış eski oyuncuları Victor Sanchez vardı.
2000’lerin şampiyon takımı Deportivo’nun neden asansör bir takım
haline geldiğini irdelersek bunun cevabı tabi ki bozulan mali yapısı ile
paralel olarak alınan başarısız sonuçlar ve kaybedilen gelirler. Örneğin
zamanında Rivaldo, Makaay, Luque, F.Conceicao gibi oyuncuları 20 milyon
euro ve üstü bedellere büyük takımlara satabilirken, son yıllarda en son Filipe
Luis’i 11 milyon euro bedelle Atletico’ya satmayı başardılar. Bunun sonrasında
bu bedellere oyuncu satamadıkları için transfer gelirleri kesildi. Tekrar
La Liga’ya yükseldikleri bu yıl ise sadece bonservissiz oyuncular transfer
edebildiler.
Örneğin bu yıl transfer ettikleri oyunculardan biri de ülkemizde
Gaziantepspor’da çokta parlak olmayan vasat bir performans gösteren Medunjanin.
Benfica’dan kiraladıkları Beşiktaş’ta da oynadığı futbolla beğenilmeyen Brezilya’lı
defans Sidnei ve artık futbolunun son baharına gelmiş, gittiği hiç bir takımda
ve milli takımda bekleneni veremeyen Portekizli Postiga.
El Turco Hikayesi
Deportivo’ya ‘El Turco’ denmesi ve tribünlerinde
sürekli Türk bayraklarının gezmesi olayına ilişkin hikayeye gelirsek; kulübe bu ‘El
Turco’ yakıştırmasını
yapan ezeli rakipleri komşu kentin takımı Celta Vigo’lular ve onlarda bunu
benimsemişler.
Tabi bunun sebebine gelirsek; Deportivo’nun bulunduğu Galicia bölgesinde daha evvel Türk’lerin yaşadığı rivayet edilmiş. Çok uzun yıllardır Deportivo ile Celta taraftarları arasında önemli bir rekabet süre gelmiştir. Yaklaşık 20 yıl önce Celta taraftarı Deportivo taraftarına ‘Türk’, Deportivo’lular ise Celta taraftarına ‘Portekizli’ yakıştırmasını yapmışlar. Bu sıfatlar verilirken amaç aşağılamak olsa da bu sıfatları taraftarlar çok sevmiş ve benimsemişler.
Tabi bunun sebebine gelirsek; Deportivo’nun bulunduğu Galicia bölgesinde daha evvel Türk’lerin yaşadığı rivayet edilmiş. Çok uzun yıllardır Deportivo ile Celta taraftarları arasında önemli bir rekabet süre gelmiştir. Yaklaşık 20 yıl önce Celta taraftarı Deportivo taraftarına ‘Türk’, Deportivo’lular ise Celta taraftarına ‘Portekizli’ yakıştırmasını yapmışlar. Bu sıfatlar verilirken amaç aşağılamak olsa da bu sıfatları taraftarlar çok sevmiş ve benimsemişler.
Çok sayıda Portekizli’nin yaşadığı Vigo kentinin Celta taraftarı
Portekizli ünvanına tam anlamıyla kalben bağlı. Hatta kentte çok sayıda
Portekiz taraftar derneği var. Buna karşın La Coruna’da ise Türk bayraklarının
göndere çekildiği dernekler var. Deportivo’nun oynadığı her
maçta tribünlerde çok sayıda Türk bayrağı yer alıyor. La
Coruna taraftarının nasıl Türk olduğuyla ilgili de şöyle bir öykü var;
Osmanlı’nın büyük denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa Akdeniz’e
hükmettiği sıralarda İspanya sahillerine kadar ulaşmış. Galicia bölgesinin
yiğitlikle ünlü gençleri de Barbaros’a büyük destek vermişler. Bu iş birliği
komşu kent Vigo’da çok tepkiyle karşılaşmış ve La Coruna’lılara ‘Türkler’ demeye başlamışlar. La
Coruna’lılar da Portekizli’lerle yakınlık içinde olan Vigo’lulara ‘Portekizli’ demişler.
Deportivo’nun her maçında birçok Türk bayrağı asılırken,
Şampiyonlar Ligi’nde oynanan Panathinaikos maçında 20 metrelik bir Türk Bayrağı
ve yanında yüzlerce Türk bayrağı Deportivo tribünlerinde yer
almış ve Yunan takımının oyuncuları sahaya çıktıklarında bu durum
karşısında adeta şok olmuşlardı. Özellikle Celta ile oynanan maçlarda Türk
vurgusunu daha fazla yapan Deportivo taraftarı, Celta deplasmanına her
gittiğinde ‘Türkler Dışarı’ sloganlarıyla
karşılaşıyorlar. Kendilerine Türk demeyi bir onur olarak gören bu
insanların sayısı La Coruna kentinde hiç de azımsanmayacak ölçüde.
Bu Yazı Futbolakademi.net için yazılmıştır.
http://www.futbolakademi.net/2015/05/el-turco-deportivonun-la-liga-hikayesi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder